Her yıl Eylül ayı okulların açılmasıyla birlikte yaz tatilleri döneminin bittiği, artık daha yoğun çalışma döneminin başladığı bir aydır. 2019 yılı Eylül’ü de böyle oldu. Ancak bir farkla… bu sene özellikle İstanbul bir çok sanatsal faaliyetin başlamasına da tanık oldu Eylül’le birlikte.
* Uluslararası İstanbul Bienali sergisi Taksim Cumhuriyet Sanat Galerisinde açıldı
* Koç Grubu’nun Arter Sanat Galerisi Dolapdere’deki yeni binasında sanatseverlerle buluştu
* Contemporary İstanbul (CI) 11-15 Eylül tarihlerinde Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’inde yapıldı
* İKSV Bienali 14 Eylül itibariyle bir çok farklı mekanda sergilenmeye başladı…
Tam da işlerin yoğunlaşacağı beklentisi içinde Eylül ayını iple çeken iş insanları birden bire kendilerini yoğun bir sanatsal gündemin içinde buldular. Bir çok gazete özel ekler çıkararak bu sanatsal etkinliklerin tanıtımını yaptı. Binlerce kişi bu sergileri ziyaret etti ve hala da etmeye devam ediyor.
Peki profesyonel çalışan veya iş sahibi girişimcinin kısacası bir liderin sanat ile ilişkisi nasıl olmalıdır? Sanat ne kazandırır? Bunu iki alanda görebiliriz. Birincisi ticari fayda. Bunun için belirli bir sistematik içinde sanat eserlerini satın alabilir ve koleksiyonerlik yapabilir sonra da değer artışından yararlanarak elden çıkarabilirsiniz. İkincisi sanata yakın olma, sanat eserlerinin insan üzerinde yarattığı olumlu etkilerden faydalanma şeklinde açıklanabilir. Biz burada ikincisi üzerinde duracağız.
Herbert Read “Sanatın Anlamı” adlı kitabında sanatta 3 basamak olduğundan söz ediyor.
- Maddi özelliklerin algılanması – renkler, sesler, hareketler
- Bu gibi algıların hoşa giden biçimler ve kalıplara dökülmesi
- Algıların düzenlenmesinin daha önceden var olan bir duygu veya heyecan durumuna uydurulmasıdır
Herbert Read şöyle bir örnek veriyor…
Varsayalım ki iyi bir resim var ve resme bakacak kişi de ön yargılı değil, zihni tamamen açık… Belli bir resmi hatta bir resmi bile göreceğini bilmiyor. Aklında önemli bir şey olmasın ve köşeyi dönsün ve bu eşyanın önünde dursun. Perde arkasında deneyimli bir tetkikçi resme bakan kişinin gözlerinin büyüdüğünü, hatta derin bir nefes aldığını fark edebilir. Orada belki otuz saniye belki de beş dakika duracaktır. Sonra yoluna devam edecek ve bu kadar derinden duyduğu zevk belki de ileride yazdığı bir yazıda bir takım mübalağalı kelimeler arasına dağılıp gidecektir…
Sanat eseri bize “etki” yapar deriz ki bu doğru bir deyiştir. Sanat eseri bir bakıma kişiliğin kurtuluşudur. Normal olarak duygularımız baskı altında ve dizginlenmiştir. Bir sanat eseri üzerinde durduğumuz zaman ansızın bir boşluğa düşme olur. Bu aynı zamanda bir yükselme ve yücelmedir. Sanat tutumlu bir duygu, iyi biçim yaratan bir heyecandır.
İş hayatının yoğun temposu içinde bir taraftan zorlayıcı hedeflerin gerçekleştirilmesinin peşinde koşarken diğer taraftan da lider olarak “yaratıcı olmamız, kutunun dışında düşünmemiz, büyük resmi görmemiz…” beklenir. İşte sanat tam da burada devreye girmekte ve kendimizi iyi hissettiren, enerjimizi yükselten, yaratıcılığımızı tetikleyen etkiler yapmaktadır. Şimdi bize düşen hafta sonu programlarımıza bu sanatsal etkinlikleri almak ve sanata yakınlaşmaktır.
Liderlik yolunda sanatçı dostlar edinin, iletişim ağınızı renklendirin, güçlendirin. Kendinizi kesinlikle çok daha iyi hissedeceksiniz.
Fotoğraf; Ahmet Gümüştekin’in Cennete Veda isimli tuval üzerine yağlı boya eseri