Parayı sevmeyen yoktur sanırım. Hayal edilen bir çok şeyi yapmak için paraya ihtiyaç var. Bütün bunları “finansal özgürlük (financial freedom)” başlığı altında toplayabiliriz. Hayatın akışı içinde bugün gelecekteki “finansal özgürlük” için deli gibi çalışıyor olabilirsiniz. Ve bu gerçekleştiğinde siz başarılı ve artık yapmak istediğini yapabilen birisi olacaksınız.
Bu yaklaşım doğru da olabilir. Gelecekte çok para sahibi oluncaya kadar çılgın gibi çalışacaksınız. Bu bir çeşit “work now, play later” sistemi gibi… casinolardaki “slot machine” lerde oynamak gibi… bir süre sonra alışkanlık haline de gelebilir. Daha fazla kazanmak için daha fazla çalışmak kısır döngüsüne girmek işte tam bunun gibi bir şey. Daha iyi hayat yaşamak için hedefi daha yukarıya koy, sonra ulaşmak için daha fazla çalış… ve bunu yıllarca yap… bu kısır döngüye kapıldığınızda artık “finansal özgürlük” sizin için çok uzaklardadır…
“Turist ve Balıkçı Hikayesi”ni bir çoğumuz biliyoruz.. Amerikalı işadamı Meksika’yı ziyaret eder… bir sahil kasabasında bir balıkçı o gün yakalamış olduğu balıkları getirmektedir. Her koşulda işlerin büyümesine inanan işadamı kendinden emin bir şekilde balıkçıya; daha büyük bir tekne alarak yanında bir kaç kişi çalıştırabileceğini, böylece daha fazla balık tutabileceğini, büyük bir balıkçılık işi kurması gerektiğini söyler. Balıkçı bunu ne için yapacağını sorar… Cevap, bugüne göre daha iyi şartlarda yaşayacağını, ileride emekli olduğunda da ailesine daha fazla zaman ayırarak mutlu bir yaşam süreceğini anlatır. Balıkçı, bugün de aynı şeyi yapıyorum… niye o kadar bekleyeyim der…
Hikayede balıkçının bildiği ama işadamının bilmediği şey; balıkçı ve ailesinin sahip oldukları yaşam koşullarından memnun olması ve balıkçının da halen yaptığı işle bu standartları sağlayabiliyor olmasıdır. Bunun için 50 yıl çalışarak iş kurmak, büyütmek ve sonra emekli olmak ya da işi satmak ve bu arada sağlık problemleri yaşamak… Balıkçı bu haliyle hayatından memnun, mutlu. hayatında önceliğini de bu mutluluğa vermiş.
Bu hikayeden öğreneceğimiz şey esasında biz finansal özgürlük isterken gerçekten istediğimiz şey mutluluk. Paranın da bizi buna ulaştırmak için bir araç olduğunu düşünüyoruz. Fakat para sizdeki temel istekleri sürekli artırma gücüne sahip. Kazandıkça ilk anda yaşanan mutluluk yerini isteklerin de artmasıyla yeniden tatminsizliğe bırakıyor. Bu kişi ne kadar yüksek maaşla çalışırsa çalışsın, ne kadar varlıklı olursa olsun yeterince para kazanamadığı duygusuna kapılır ve bu endişe içinde yaşamaya mahkum olur. Çünkü gelir düzeyi arttıkça yaşam tarzı değişir, refah içinde yaşamaya başlar ve buna bağlı olarak da harcamaları artar …
Kuşkusuz insanların belli bir miktarda paraya gereksinimi vardır. Para yaşamı kolaylaştırır. Onunla yiyecek ya da ilaç alabilir, kendinize fırsatlar yaratabilir, evinizi değiştirebilir ya da tatile çıkabilirsiniz. Yeterince paranız varsa , onu başkalarına yardım için kullanabilirsiniz. Bu çok güzel bir şeydir.
Felsefi olarak bakıldığında; Epikuros, varlıklı olmanın tabii ki insanı mutsuz etmeyeceğini ama paramız olduğu halde dostlarımız, özgürlüğümüz yoksa ve yaşadığımız hayat üzerine inceden inceye kafa yormuyorsak asla gerçek anlamda mutlu olamayacağımızı söylüyor. Epikuros’a göre bütün bunlara sahip olduğumuz halde paramız yoksa, o zaman da asla mutsuz olmayız.
Öyleyse neden, pahalı şeyler bize büyük mutluluk getirmediği halde onlara böylesine düşkünüz? Pahalı seyler alarak aslında kaynağını bilmediğimiz sorunlarımıza geçici çözüm bulmaya çalışıyoruz. Gereksinimlerimiz psikolojik olduğu halde maddi şeylere, nesnelere yöneliyoruz. Bir jip satın alıyoruz, ama – Epikuros’a göre – asıl aradığımız şey özgürlük.
Bir aperatif ısmarlıyoruz, ama – Epikuros’a göre – asıl gereksinimimiz olan şey dostluk.
Zenginliğe duyulan arzu da her zaman yalnızca lüks bir yaşantı sürme isteği olarak algılanmamalıdır. Belki de bu arzunun temelinde daha çok, takdir edilme ve insanlardan iyi davranış görme isteği vardır. Bir servet yapmak istememizin altında, çevremizdekilerin saygı ve ilgisini kazanmak gibi çok basit bir neden de yatıyor olabilir, çünkü bu servete sahip olmazsak cevremizdekiler bizi asla farketmeyeceklerdir. Bütün bu noktaları gözden geçiren Epikuros, bir avuç gerçek dostun, insana, bir servetin bile kazandıramayacağı kadar çok sevgi ve saygı kazandıracağı sonucuna varmıştır.
Yeni bir yıla başlarken kişisel hedeflerinize, hayatı daha basit yaşayarak ailenize ve dostlarınıza daha fazla zaman ayırmayı, sevdiğiniz işleri daha çok yapmayı ekleyin…
2020 yılının gerçek dostlar edineceğiniz, varsa koruyacağınız sağlıklı, mutlu bir yıl olmasını diliyorum.
Greetings from California! I’m bored to tears at work so I decided to browse your site
on my iphone during lunch break. I love the knowledge you
provide here and can’t wait to take a look when I get home.
I’m surprised at how quick your blog loaded on my cell phone ..
I’m not even using WIFI, just 3G .. Anyhow, great blog!
Thanks for your encouraging comment…
Thank you very much for your comment…
Çok güzel düşünceler. Aslında insanın mutluluğu yakalaması en büyük zenginlik. Bu mutluluk tabiiki her zaman parayla yakalanmıyor, onun için zengin olmak da çok önemli değil, mutluluğun ölçüsünü içimizde belirlemek önemli. Çok güzel bir yaı, ellerinize sağlık
Yorumlarınız için teşekkürler.