İş hayatı

2019; Zorlu Bir Yıl… Peki, Ne Yapacağız?

Ekonomik göstergeler 2019 yılının zor bir yıl olacağını gösteriyor. Yılık büyümenin %1 civarında olacağı ve durgunluktan çıkışın önce V şeklinde olacağı söylenirken şimdi U şeklinde olacağı söyleniyor. Hatta maalesef L şeklinde olacağı görüşü de var… bu süreç şirketleri, çalışanları nasıl etkileyecek? Makro açıdan bakarsak denilebilir ki “biz ne krizler gördük, bunu da atlatırız…” Evet, bir bakıma doğru, bu kriz de atlatılacaktır. Fakat ya sizin sahibi olduğunuz veya yöneticisi / çalışanı olduğunuz şirket bu olumsuz şartlardan en çok etkilenen kurum olursa… Böyle olmaması için faydalanılacak bir çok kaynağı, krizle başa çıkma kitapları, kriz fırsattır makaleleri gibi, çok kolay bulabilirsiniz. Bunlardan kesinlikle faydalanabilirsiniz de… ama ben burada 35 yıllık çalışma hayatım içinde değişik sektör ve pozisyonlarda kazandığım kriz yönetimi ve çalışan kişi olma deneyimlerimi paylaşacağım.

  • Ekonomik ve siyasi gündemi yakından takip edin. İster şirket sahibi, ister genel müdür isterseniz yeni işe girmiş bir çalışan olun kesinlikle ekonomik ve siyasi gündemi çok yakından takip edin. Bunun için farklı kaynaklardan yararlanın; 
    • Bloomberg TV ve / veya radyo,
    • en az 2 farklı gazete (Dünya Gazetesi’nde reel sektör haberleri de önemli!),
    • haftalık ekonomi dergilerinden birisi,
    • görüşlerine önem verdiğiniz 2 ekonomistin twitter takibi…  Mahfi Eğilmez ve Uğur Gürses benim takip ettiğim ekonomistler arasında…

Bu çabalarınız farkındalığınızı artıracak, risk algınız doğru ve tutarlı bir zemine oturacaktır. Böylece gereksiz panik yaparak aşırı önlemler almayacağınız gibi riskleri minimize etmeniz için gerekli önlemleri de zamanında alacaksınız.

  • Esnek ve mobil olun. Kriz dönemleri şirketlerin de çalışanlarından daha yüksek performans, adanmışlık, fedakarlık ve sadakat beklediği dönemlerdir. Tam da bu dönemde sizin fazla mesailerden, ücret / zam oranınızın düşüklüğünden ve / veya iş yerindeki huzursuzluğunuzdan şikayet etmeniz ya da bunu hissettirecek davranışlar içinde bulunmanız işinizin devamlılığı konusunda ciddi riskler doğurabilir. Bu dönem tam da esnek ve mobil (ihtiyaca göre diğer fonksiyonlara destek / geçiş talepleri olabilir) olunması gereken bir dönemdir.
  • Ticari risklere odaklanın. Satalım / satmayalım mı? Böyle durumlarda alacak sigortanız yoksa bazen satış yapmamak daha iyidir. Bunun için satış bütçelerinizi gözden geçirin gerekirse revize edin. Satış Direktörlüğüm sırasında yaşadığımız bir kriz döneminde büyük hacimli çalıştığımız distribütörlere öncelik verip sık sık ziyaret ettim. Hatta onların müşterilerini de ziyaret ettim. Bir distribütörümüzün bölgesindeki müşterilerinde önemli sektörel riskler olduğunu gördüm. Distribütöre bu müşteri grubuna dikkatli satış yapmasını söyledim ve distribütörün satış bütçesini buna göre düşürdüm. Bir başka zaman da Akdeniz bölgesinde sektörel bir kriz yaşadığımız dönem oldu… bu dönemde de bölgenin satış hedeflerini kaldırdım ve kontrollü satış yapılmasını sağladım. Tabii bu dönemde gerek müşterilerden gerekse satış ekiplerinden (satış ekiplerine satma demek kolay değildir :)) çok tepki alabilirsiniz… aynı şekilde üst yönetim de sizden satış hedeflerinizin tutulmasını bekler… ancak tahterevallinin diğer tarafında da “para batıranı kimse sevmez’ deyişi vardır.
  • Nakit akışı her zamankinden daha önemli. Vade uyumuna dikkat edin. Kriz dönemlerinde müşteriler ödeme vadelerini uzatmak isterlerken tedarikçiler de bir an önce ödeme almaya çalışırlar. İkisi arasında vade uyumu sağlanamazsa yani siz tedarikçilerinize müşterilerinizin size ödediğinden daha erken öderseniz aradaki farkı finanse etmek durumunda kalırsınız. Diğer taraftan dönmeyen stokların yükselmesi, geri dönüşü planlanandan uzun olan yatırımlar da nakit akışını bozan uygulamalardır.
  • Fonksiyonlar arası koordinasyon ve hedef birliği her zamankinden çok daha önemlidir. Doğal olarak bu konuda Genel Müdür’e çok iş düşüyor… Ancak esas olan tüm çalışanların bu bilinç ve farkındalıkla çalışıyor olmaları. Bu organizasyonel iklim sağlandığı takdirde şirket her türlü zorluğun üstesinden gelecektir. Bunun için fonksiyonlar arası, hedefli çalışan takımlar (örneğin stokları azaltmayı hedefleyen…) oluşturulmalıdır. Bu arada şirketlerde kriz dönemlerinde genellikle ilk akla gelen “işe yeni eleman alımını  durduralım” ve “eleman çıkartalım, %10 kadro daraltalım” fikridir. Birincisi uygulanabilir ancak ikincisi için iyi düşünmek gerekir. Biz çeşitli kereler uyguladık ve gördük ki mali etkiler zamana yayıldığı için beklendiği kadar etkili olmuyor. Ayrıca organizasyon kültürüne olumsuz etkileri kriz dönemi sonrasında bile devam ediyor.
  • Tüm fonksiyonların her zamankinden daha fazla sahayla teması olmalı. Sahada olmak, müşteriyle yakın iletişim içinde olmak bu dönemde her zamankinden daha önemlidir. Saha her zaman size ne yapmanız gerektiğini söyler. Sahada olmak kriz dönemlerinde sadece satış ve pazarlama fonksiyonlarının işi değil finansman, tedarik zinciri fonksiyonlarının da öncelik vermesi gereken bir görevdir.

Evet, şimdi yukarıdakilere dikkat ederek işimize odaklanma zamanı. Yılın ilk 2 çeyreğini iyi kapatırsak güzel bir yaz tatilini hak etmiş oluruz.. öyle değil mi? İkinci çeyrek için yine yüksek bir enerjiye ihtiyacımız olacak.

Join The Discussion